25 Eylül 2008 Perşembe

keşkemsi


teğel misali gevşek olmak vardı hayatta
ıslak bir banyo terliği kadar süpriz dolu..
küvetteki köpük kadar ötelenesi olmak vardı.
bir pet şişe kadar deli olmalıydık
zeytin gibi yağlı,
nokta kadar dolu olmalı..
işporta leğenler gibi olmak vardı
rengarenk ama şeffaf
panjur araları kadar tozlu,
tül perde gibi gereksiz olmalı..
özne değil de yüklem olmak vardı
x, y gibi popüler,
“ki” gibi kurnaz olmalı..
9-8 lik olmalıydık..

14 Eylül 2008 Pazar

wtf

"sonbahar da yaklaştı",
dedi ve öğlen sıcağında sokaktaydık
ben pek anlamam aşkın en güzeli hangi mevsimdedir
tam olarak nereden gelir
nereyi vurur..
ama yaprakları da yanında çiçeğiyle severim hani
bazen bir resim, belki bir ses..
derinlerden gelen bir tükrükle aynı hissi yaşatabilir
bazen yayılan kızartma kokusu
hatırlatabilir sonbaharı
yağmur yağarken uyumak mı
yoksa altında ıslanmak mı bilemem en güzelini
yeni nevresim kokusudur esas aldığım
her mevsim aynı taze koku
hissettirdiği tutku
her yaşa bakmadan geçen zaman
ve bünyede bıraktığı korku


4 Eylül 2008 Perşembe

İz bıraksın diye, yere ketçap dökmek.!



Bu nasıl bir zihniyet! sen, alemin en teknolojik evini kurmuşsun, emrinde güzel giyinmiş bir sürü adamlar çalışıyor. silah teklonojisi desen gani. ordu kuracak ekipmanın var. ama gel gör ki iki kıçı kırık yaratık yüzünden ailenin dolaştığı yere önce susam dök sonra ketçap dök! neden? iz bırakıyormuş... bir siktir yaaa...

"öğlen uykusunda görülen rüyanın bünyede bıraktığı etki"

son dilim

mutfakta karpuz yerken
gecenin kör bir yarısı
buzdolabı sustu aniden
sessizliği yarıyordu adeta
dişlerimin tınısı

sonra sinek konuverdi son dilime
gözlerine baktım
gözlerime baktı
bakışıyorduk
uçtu..
uzaklaştı vızıltısı